Hava henüz yeni açmaya başlamıştı. Güneş doğarken Hoal ormanındaki nehire ayaklarımı batırmayı seviyordum. Eteğimi toplayıp aykkabılarımı çıkardım. Ayaklarımı suya daldırır daldırmaz içimi müthiş bir huzur kapladı. Kalbimin boşluğunu doldurmaya oldukça yetiyordu. Hoal ormanını seviyordum çünkü toprak ve su yan yanaydı.Diğer elementlerle kıyas yapacak olsam sudan sonra en çok toprağı seviyordum. Hele toprak suyla birleşince o muhteşem koku... Gözlerimi kapatıp başımı arkaya attım. Derin bir nefes aldım. Gözlerimi açıp suyla oynamaya başladım. Beyaz ellerimler suyla oyun oynuyordum. Ve aynı zamanda sırıtıyordum. Güne doğmaya başlamıştı. Gökyüzüne baktım o karanlıktan aydınlığa geçerkenki kızılımsı renk muhteşemdi. Son kalan bir kaö yıldıza bakıp dilek tuttum. "Lütfen hayatımın aşkı beni daha fazla bekletmesin." sırıttım. Acaba daha uzun sürermiydi? İlk aşkım kötü bitmişti. İhaneti hayatta kaldıramazdım. Helede ben su elementine sahip bir genç kızım. Hiç su elementine sahip olan bir kız aldatılır mı? Islak ayaklarımla toprakta biraz yürüyüş yapmaya karar verdim. Lacivert botlarımı giyindim. Mini kot eteğimi nasıl toplamayı becerdiğimi anlamadım. Askılı Mavi bluzumu çekiştirdim.Ayağa kalktım. Biraz uzakta bir silüet belirdi. Merak etmiştim kim olduğunu Toprakla bir tür meditasyona girmişti sanırım. Yerde oturmuş derin nefes alıyordu. Yanına yaklaştım. "Selam"