Evita Magt
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Elementlerin gücü seni de saracak...
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Yönetim Kadrosu
Fautzin A10 Fautzin Adri10 Fautzin Hannah10Fautzin Ed-wes10

 

 Fautzin

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Fautzin Knaak

Fautzin Knaak


Mesaj Sayısı : 151
Kayıt tarihi : 04/08/10
Yaş : 31

Fautzin Empty
MesajKonu: Fautzin   Fautzin EmptyÇarş. Ağus. 04, 2010 2:32 am

Ad- Soyad: Fautzin Knaak
Örnek Rp: *Harry Potter rp, Tharama Lightbringer
Boş bir kompartıman ararken yine hayallere dalmayı özlemiştim, ibadetti adeta benim için o trans hali. Birçok insanın aksine tek tanrılı dinleri saçma bulurum, ailem nesillerdir bize her tanrıya ayrı ayrı saygı duymamız gerektiğini öğretir ama en çok Kiri-Jolith adlı tanrıya. O ki Şövalyelik makamını yaratmış olan, o ki bize şeref, onur, fedakârlık kavramlarını öğreten, iyilikten bir an olsun şaşmamış olan tanrı. Birçok ilginç ibadet çeşidi görmüşümdür yaşamımda, mum yakıp söndürmeler, kendini aç-susuz bırakmalar. Hepsi pek mantıklı olmasa da kendilerine has amaçlar için yapılıyor, böyle şeyler eylem gerektirir ve bir tanrının bizim eylemlerimizden çok düşüncelerimize, yaşamımızı oturtmaya çalıştığımız rotaya değer verdiğini düşünürüm ben, uğruna yaşadığımız o kavramlara. Şerefim yaşamımdır, bu söz bazılarının kulağına bir sinek vızıltısı gibi gelir, rahatsız edici. Her ne kadar rahatsız edici olsa da, benim gibiler var olduğu sürece o ses de var olacak. Yıllar önce büyücülük ve cadılık denilen şeyler orta çağ bağnazları tarafından yakılma, yok edilme sebebi olarak görülürdü. Bir insanı doğduğu gibi kabul edemeyeceksek onu yakmalı mıyız? Böyle şeyler maalesef yüzyıllardır sürmekte, önyargılar insanları en parlak ışığı bile göremeyecek kadar kör yapar, fakat bazı insanlar yalnızca kafatasında yer alan o iki küreyle görmezler dünyayı. Onlar kalpleriyle görürler, kendi yumruklarını sıktıklarında bilirler ki onların yürekleri herkesinkinin aksine o sıkılı yumruktan büyüktür, göğüslerinde çarpan şey kozmik anlamdaki tüm bilgiye, tüm algıya sahip bir şeydir ve tanrıların bilgisine… Aile tarihim de atalarımın böyle kimseler olduğunu yazıyor, birçok büyücüyü ve cadıyı o bağnazların aksine korumuş ve onlara hep istedikleri bir şey sunmuşlar, hoşgörü… Onları oldukları gibi kabul etmişler, minik bir kalede yaşayan Lightbringer Ailesi inandıkları tanrının onlara öğrettiği üzere birçok büyü sanatına mensup kimseyi hiçbir önyargı olmaksızın aralarına kabul etmişler ve anlaşmazlıklar olmaksızın, aralarındaki farkı umursamadan yaşamışlar. Tabii ailemdekiler ve bazı büyücüler/cadılar arasında evlilikler olmuş, böylece büyü sanatı benim aileme de geçmiş.

Bunları düşünürken kapısı kapatılmamış bir kompartıman buldum –Kiri-Jolith’e şükürler olsun- ve içeride yalnızca bir öğrenci olduğunu gördüm, hemen oturup hayallerime gömülmeyi istediğimden bu kompartımanı uygun buldum ve içeri doğru kararsız bir adım attım, nezaket kuralları bir bayanın yanına-ya da karşısına- oturmadan önce teşvik edilmeyi beklemek gerektiğini öğretir… Kız başını uğraştığı şeyden kaldırıp bana baktı ve gülümsedi, işte beklediğim teşvik dedim kendi kendime ve sandığımı yükler için yapılmış olan bölmeye yerleştirip karşısındaki rahat koltuğa çöktüm. Pek yayılmadan oturup gözlerimi camdan dışarı diktim, tren birkaç dakikaya ayrılacak olmalıydı. “Ben Tharama, Hufflepuff 5. Sınıf” içeri giren ben olduğuma göre kendimi tanıştırmam icap ediyordu, kızın cevabını beklerken gözlerim ister istemez yazmakta olduğu şeye kaydı, beni meraklandırmayı başarmıştı bu kız.

Bakışımı fark ettiği apaçık ortadaydı, merakıma yenildiğim için içten içe lanet ettim kendime fakat bir yandan da aramızda bir diyalog gelişeceğini hayal etmek iyi hissettirmişti kendimi. Kafamı çevirmek üzereyken kız insanın içine işleyen bir sesle konuşmaya başladı. "Memnun oldum. Ben de Aya, Gryffindor 5. sınıf. Gelecek hikayemi tasarlıyordum... Ehm, bakmak ister misin? ". Konuşmasında, mimiklerinde en ufak bir yapmacıklık ya da kendini üstün görme havası yoktu, belki de bu ellerimin bana uzatılan kağıt tomarını kavramak yerine o tomarları tutan zarif elleri kavramasını açıklayabilirdi. Kısa bir an süren temastan sonra yeniden ellerimin hakimiyetine sahip oldum ve kağıtları alıp kendime çevirdim. Bir Gyrffindordan beklenmeyecek bir asalet süzülüyordu kâğıtlardan dışarı, özenle işlenmiş her kelime ifade ettikleri çoklu anlamlarla beynimi uyuşturuyordu, bu kâğıtlarda bir sorgu vardı, hayata dair, arkadaşlığa dair, aşka dair. Her noktada kafamı kaldırıp karşımdaki çekici cadıya bakıyordum, sanki bunları yazanın o olup olmadığını anlamaya çalışır gibi. Yüzünde yaşıtlarında pek ender bulunan olgunluğu arıyordum, utangaç gülümsemesi miydi saklayan o olgunluğu yoksa hafif kızarmış yanakları mıydı bilemiyorum fakat yavaş yavaş ona doğru çekildiğimi hissediyordum. Her kelime beli biraz daha yaklaştırıyordu, duygularımı belli etmek istemediğim için okumayı kesip kağıtları kıza geri uzattım. “Gerçekten güzel yazıyorsun,” bir tanrının elinden çıkmış gibi yazdığını tabii ki söyleyemedim, “Yani çok beğendim.” Diye ekledim kızın yüzüne yansıdığını düşündüğüm tatmin olmamış ifadeden yola çıkarak.

Gülümseyişi bir tanrıçanın asaletini yayıyordu artık o kadar da küçük görünmeyen kompartımana, sanki hareket halindeki trendeki tek ışık kaynağı karşımdaki cadının biçimli yüz hatları ve zarif gülümsemesiydi. İçten gelen bir kıkırdamanın ardından onun sesi yeniden kulaklarımda yankılandı.

“Teşekkür ederim. Beni çok mutlu ettin…”

Beynim bir anlığına kulaklarımdan gelen hızlı sinir hücrelerinin taşıdığı mesajı algılayamadı, algılayamadı diyorum fakat hızlanan kalp atışlarım bu kanıyı yalanlıyordu. Belki de duyduğum şeye inanmak istemiyordum, gerçek olamayacak kadar anormal bir cümleydi çünkü kızın dudaklarından dökülen ve bir o kadar da güzel. Hızla akan kanımın yüzüme toplandığını hissedebiliyordum, zihnim biraz netleşince yanlış anladığıma karar verdim, yazılarının güzel bulunduğunu bilmek olmalıydı onu mutlu eden. Ben bunu düşünürken sanki düşüncelerimiz birbirine bağlıymış gibi beni yalanladı Aya. “Öyle demek istemedim! Mutlu olmam yazdıklarımın beğenilmesinden değil, beğenmenden kaynaklanıyor…” Nabzımın tavan yapmasını sağlayan farkındalık birkaç saniye gecikti, yine de söylediklerini bilinçli söylemiş olamazdı karşımdaki cadı, çünkü ben ona mutluluğunun yazdıklarının beğenilmesinden olup olmadığını sormamıştım, bırakın sormayı ima edecek en ufak bir hareket bile yapmamıştım. Kafasını başka tarafa çevirirince bir tutam saç biçimli suratını gölgeledi. Bir şey söylemeliydim fakat kelimeler boğazıma düğümlenmişti. Kızı utancıyla baş başa bırakıp gitmem gerekiyordu fakat ayaklarım itaat etmiyordu emirlerime, doğrusunu söylemek gerekirse “Ölçü” denen kurallara ilk defa uymuyordum ve sanırım bunu isteyerek yapıyordum. En azından bir parçam burada kalmamı istiyordu. Kiri-Jolith’e sessiz bir dua mırıldandım, günahkârlığımı haklı bir sebeple örtmeyi umuyordum. Açıklanamayacak bir eylem ya da eylemsizlik durumunun ender çıkar yollarından biridir o sebep fakat aynı zamanda bu hayattaki çıkmaz yolların en kara ve en ıssızıdır. O yolun diğer ucunda duran kişi bir kez kaybolduğu zaman, ebediyen yalnız kalmanız çok olasıdır. Yürüyüşünüz gibi, duruşunuz, kararlılığınız, düşüncelerinizdir o yolda sizi ebedi ve tek amaca taşıyacak haritanız. En ufak bir tereddüt sizi millerce geriye sürükler o yolda bazen, bu yüzden sıkı disipline edilmiş beyinler bile bazen tökezler bu yolda. Aşk denen uçurumlu yol işte böyle bir yoldur. Tökezlememeyi ummaktan başka yapabileceğim bir şey yoktu. Eylemsizliğimi sürdürmeye karar verdim, aramızda her ne oluşacaksa bunu onun oluşturmasını bekliyordum çünkü onun utancının üzerine gitmek inandığım her şeyi çiğnemek demekti ve bunu yapamazdım. Yine de dudaklarım istemsizce aralandı ve ben engel olamadan anlamsız sözcükler fırlayıverdi ağzımdan, kompartımanın sessizliğini bir bıçak gibi yarıp geçmişti o sözcükler. "Ben de mutluluğuna sebep olabildiğim için mutlu oldum"



Elementinizin hangisi olduğunu belirlenmesi için aşağıdaki soruları çözünüz.


1- Anahtar Kelimeniz

A) Düşünürüm
B) Hissederim
C) İsterim
D) Yaparım

2- Zayıf Yanınız

A) Saygısızlık
B) Duygusuzluk
C) Kaprislilik
D) İnatçılık

3- Güçlü Yanınız

A) Sorumluluk Sahibi
B) Özgüven
C) Zeka
D) Duygu Derinliği

4- Tipik özelliğiniz

A) Atılgan
B) Gizemli, sezgili
C)Maddiyata önem veren
D) Neşe veren

5- Eksik yanınız

A) Sabır
B) Derinlik, bağlılık
C) Atiklik/ Becerikli olmak
D) Tutarlılık


Karakter Özelliğiniz: Ortalamanın üzerinde bir zekaya sahip, asosyal, kinci, materyalist, soğuk.
Fiziksel Özelliğiniz: yapım aşamasında
Karakterinizin Burcu: başak
Aile geçmişi: sınıf vb. belirlendikten sonra oluşturulacak.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Frøydis
Hava Kraliçesi
Hava Kraliçesi
Frøydis


Mesaj Sayısı : 275
Kayıt tarihi : 28/07/10

Fautzin Empty
MesajKonu: Geri: Fautzin   Fautzin EmptyÇarş. Ağus. 04, 2010 2:49 am

Toprak Elementi| IV. Sınıf Öğrenci
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Fautzin
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Evita Magt :: RP Out :: Site Geçmişi :: Karakter Oluşturma Geçmişi-
Buraya geçin: