Sadece Huzurlu ve..

Günün vermiş olduğu anlaşılamaz bir yorgunluk hissine kapılmıştı Janina. Bu her zaman oluyordu. Kasvetli ve karanlık odasında tek başına geçirdiği vakit onu bir nebze rahatlatıyordu. Fakat bir yandanda yorgunluk veriyordu. Elbette geçmeyecekti üzerindeki ağırlık. Omuzlarındaki yük asla kalkmayacaktı. Hatta hergün yenisi eklenecekti. Kolunu bile kaldıracak hali yokken kendini zorlayarak ayağa kalktı. Odanın perdelerini açarak kendini yatağa fırlattı yeniden. Sürekli çalışıyordu, neredeyse hiç boş vakti yoktu. Kolundaki beyaz saate bakarak ayağa fırladı ve üzerine beyaz japone kollu bir elbise geçirerek odasından çıktı. Ev halkı yok gibiydi. Oldukça sessiz, gittikçe monotonlaşan bir yaşamdı. Büyük meşe kapıyı açıp evin dışına çıkarak etrafına baktı. Bu sefer kimsenin sözünü dinleyerek yine kendini yormayacaktı, hele su ile uğraşmayı hiç istemiyordu. Hızlıca merdivenleri inip göle doğru hızlıca koşmaya başladı. Sadece seri davranmak istiyordu. Gölün kasvetli fakat bir o kadar huzurlu görüntüsünü görünce gülümsemeye çalıştı. Sadece çimenlerin üzerine uzandı ve elbisesinin kirlenmesini umursamadan gözlerini kapamaya çalıştı. Huzura erişmek için ölmeye gerek yoktu onun için, sadece uyumak yeterdi.

Outta: Sadece rp taşındı. Gariplik yook. =)

Becky için iğrenç bir gün daha. Kendini bu sefer daha kötü hissediyordu. Az sonra güneş yine batacak etraf yine karanlık olacaktı. Su temiz berraklığını kaybedip siyaha bürünecekti. Su ile bu gecelik vedalaşmak için Heaven Gölü'ne doğru yürümeye başladı. Hava biraz sıcaktı üstündeki kot boleroyu çıkarıp beline bağladı. Alttan balon görünümlü tişörtünü düzeltti ve yoluna devam etti. Ağır adımlarla yürüyordu. Toprağın kokusunu hissederek... Kendisi su elementine sahipti ama içinde birazda olsa toprak gücü olduğunu hissedebiliyordu. En azından toprak ona huzur veriyordu.
Güneş tam batmak üzereydi. Gökyüzü hafif turuncumsu bir renk almıştı. Bu renk onun hoşuna gitmişti. Sıkıntıdan patlamak üzereydi. Birileriyle konuşmaya ihtiyacı vardı ama Heaven Gölü'nde kimseyi bulacağını ummuyordu. Belki biraz yüzebilirdi.
Biraz ilerledikten sonra yerde uzanmış uyuyan biri dikkatini çekti. Bu kız kesinlikle su öğrencisi olduğunu belli ediyordu. Nefes kesici bir güzelliği vardı. Onun yerinde olmak için neler vermezdim. diye geçirdi içinden. Büyük ihtimalle büyük sınıflardandı. Onu hiç rahatsız etmeden beyaz babetlerini çıkarıp jeanını katladı ve ayaklarını suya batırabilmek için çimlerin üzerine kızın ayaklarının ucuna oturdu. Babetlerini yanına koydu ve ayaklarını suya batırdı. Su onun derin bir oh çekmesini sağlamıştı. Her zaman onu rahatlatmaya yeterdi. Biraz sonra birkaç balığın ayağının etrafında toplandığını ve ayağına yapıştıklarını gördü. Bu onun çok hoşuna gitmişti. İstemsiz bir kahkaha attı. Bu kahkahası yanındaki kızı uyandırmaya yetmişti.