Gökyüzünün güneş yüzünden garip bir kızıllığa boyandığı saatlerde, İllia'da, yüzünü kaşlarının üstüne değin indirdiği cüppesiyle örten bir genç hızlı adımlarla Deschauer Gölü'ne doğru yürüyordu. Güneş kanatlı aslanla ağaçlarınların arasından tamamen doğmadan, kolundaki saatin mağripli otomatları günde altı kere çalan hafif melodili müziğin ilkini çalmadan önce yazgısına ulaşmak ister gibi bir hali vardı. Şelaleden başlayıp göle doğru giden patikayı kullanan insanların bastıkları yerlerde oluşmuş doğal basamakları inmeyi bitirmeden önce, cüppesini iyice aşağı çekti. Bu saatlerde etrafta kimsenin, belki birileri olabilirdi ama çok bir tehlike olmadığını biliyordu, onu görmemesini garantilemek istiyordu. Deneyeceği şey bir suç değildi, en azından onun için kurallar biraz esnetilebilirdi. Çok fazla insan görmediği sürece. Sarayın avlusunda karşılaştığı annesi ne için nereye gideceğini biliyordu elbette. Güzel kadının dudaklarında anlamlı bir gülümseme belirmişti ve akşamki şölene yetişmesini istemişti sadece. Evet, o kadını seviyordu gerçekten. Yaşıtlarından ileri seviyede şeyler bilmesini de sağlayan oydu, o öğretmişti birçok şeyi. Saraydan buraya teletransportla kolayca gelebilmesi de onun eseriydi. Zümrütümsü bir ışıltıyla parlayan göle yaklaştığında gördüğü silüet yakışıklı gencin huzursuzlanmasına neden oldu. Zehir bükmeye çalışırken etrafta birileri olsun istemiyordu. Arkası ona dönük olan kişiyi, kız olduğunu anlayabiliyordu artık, arkadan hafifçe iteklese de gölün tatlı sularına mı gömseydi acaba? Şimdilik biraz fazla gelmişti kulağa. Yaklaştıkça hafifçe artan keskin koku ciğerlerinde hafif bir yanmaya sebep olurken küçük bir dal parçasına bastı yanlışlıkla. Lanet olsun. Kız hızlıca arkasını dönerken at kuyruğu yaptığı kahverengi saçları sağ yanağına çarptı. Elleri önünde bükülmüştü saldırmaya hazır bir şekilde. Oldukça tanıdık yüzdeki açık mavi gözlere sabitlendi parlayan gözleri. Genç adam çevik bir el hareketiyle cüppenin kukuletasına attı. Kukuleta saten yumuşaklığındaki sarı saçlarından aşağı kolayca kayarak heykelimsi yüzünü ortaya çıkardı. Kızın hırıltılı sesi burada ne yapmaya çalıştığını, çok iyi tahmin etmişti, gizlemiyordu.
"Ah, Ödümü patlattın."
Genç adam ellerini cüppesinin cebine sokarak kıza yaklaştı.
"Biliyorsun, hiç bir zaman bu özelliğimi senin üstünde kullanmak istememişimdir."