Janina & Becky
III. Tekil
16.45
Günün vermiş olduğu anlaşılamaz bir yorgunluk hissine kapılmıştı Janina. Bu her zaman oluyordu. Kasvetli ve karanlık odasında tek başına geçirdiği vakit onu bir nebze rahatlatıyordu. Fakat bir yandanda yorgunluk veriyordu. Elbette geçmeyecekti üzerindeki ağırlık. Omuzlarındaki yük asla kalkmayacaktı. Hatta hergün yenisi eklenecekti. Kolunu bile kaldıracak hali yokken kendini zorlayarak ayağa kalktı. Odanın perdelerini açarak kendini yatağa fırlattı yeniden. Sürekli çalışıyordu, neredeyse hiç boş vakti yoktu. Kolundaki beyaz saate bakarak ayağa fırladı ve üzerine beyaz japone kollu bir elbise geçirerek odasından çıktı. Ev halkı yok gibiydi. Oldukça sessiz, gittikçe monotonlaşan bir yaşamdı. Büyük meşe kapıyı açıp evin dışına çıkarak etrafına baktı. Bu sefer kimsenin sözünü dinleyerek yine kendini yormayacaktı, hele su ile uğraşmayı hiç istemiyordu. Hızlıca merdivenleri inip göle doğru hızlıca koşmaya başladı. Sadece seri davranmak istiyordu. Gölün kasvetli fakat bir o kadar huzurlu görüntüsünü görünce gülümsemeye çalıştı. Sadece çimenlerin üzerine uzandı ve elbisesinin kirlenmesini umursamadan gözlerini kapamaya çalıştı. Huzura erişmek için ölmeye gerek yoktu onun için, sadece uyumak yeterdi.