Kevin Aleksios Dawson
Nefes almakta zorlanıyordum. Yaşam benim için uzayan ve hiç bitmeyen yol gibiydi. Kurtulamıyordum. Ömrüm hiç bitmeyecek gibi geliyordu bana, sanki hiç yaşlanmıyordum. Hem ölmeyi istiyor hem de ölmeyeceğimi biliyordum. İsimsiz korku fısıltıları zihnimde gereksiz bir düşünce kirliliği yaratmaya başlıyordu. Kurtulmak için uğraşıyordum. Nasıl olduğunu anlayamadan bu yola adım attırılmaya zorlanıyordum. Artık çok geçti. Geri dönüşü olmayan, kalbimde yeşermesine izin vermediğin korku oluşmaya başlıyordu.
Büyücüler ve cadılar için önemli olan İngiltere şehrinin kasvetli sokaklarında küçük adımlarla ilerliyordum. Kendimi daha önce bu kadar güçlü ve yorgun hissetmemiştim. Zaman değişiyor, fakat ben hala aynı kalıyordum. İlerliyordum… Hatta koşarcasına ilerliyordum. Heyecana o kadar kapılmıştım ki arkamdan gelen ürkütücü mahlûkatı fark edememiştim bile. Bulunduğum durumda hissettiğim korku sayende asamı kullanmak, aklıma bile gelmemişti. Artık sadece kurtulmayı hedefleyen bir ceylanı oynuyordum. Av olmamak için var gücümle koşmalıydım. Ama ne faydaydı. Beni küçüklüğümden beri tanıyan bir dişi aslana yem olmanın eşiğindeydim. Ne yapmalıydım. Gözlerimi kapatıp kaderime boyun eğmeli miydim, yoksa kaderimi kendim mi çizmeliydim? Sorular, aklımda birçok soru vardı ve bu sorularımdan biriydi sadece. Kalbimim korku ile çarpması, heyecanımın artmasına yetiyordu. Kaçışmam çıkmaz bir sokakta son bulmuştu. İşte, köşeye sıkışmış ve kaderine yenilmiş bir kurbandım. Bu saatten sonra başıma ne geleceğimi az çok tahmin edebiliyordum. Evet… İşte geldi. Ve tam burada sıkışmış vaziyette onun esiriydim artık. Veya yemimi demeliydim. Varlıkların en güçlüsü olan bu mahlûkata, korkulu ve endişeli gözlerle ne yapacağın hakkında belirsiz öylece bakıyordum. Nefesim iyice kesilmişti, yutkunamıyordum bile. Sözcükler ağzımda yuvarlanıyordu. Boş sözlerim arasında, iki kelimeyi çekip çıkarabilmiştim;
- “Sende kimsin?”
Korkutucu ve alaycı gülümsemeyle sorumu cevaplamıştı.
-“Beni zaten tanıyorsun”
Sonunda onunla konuşabiliyordum. Hala yüzümdeki korku geçmemişti. Endişeli gözlerle süzüyordum. Ne yapacağını bilmez haldeydim. Yardım dahi isteyemiyordum. Hatta büyücü olduğumu bile unutturmuştu bu varlık.
Titrek ve kekelercesine değişik bir ses tonuyla konuşmaya devam ettim.
- “Ha ha… Hayır, tanısaydım mutlaka hatırlardım. ”
Kısa bir yutkunmayla sözlerimi sıraladım.
-“Benden ne istiyorsun veya bana ne yapacaksın?”
Hala o alaycı gülümsemesi yüzünden eksilmemişti. Aynı sinir bozucu tavırlar ve aynı bakışlarla süzüyordu beni. Şans eseri asamı fark etmem ile korkum son buluyordu. Biraz olsun rahatlamıştım ve heyecanım yatışıyordu. Hala bu varlık cevap verme zahmetinde bulunmamıştı. Bu lanetli varlık bir dişi vampirdi. Hem de oldukça alımlı ve güzeldi ama ne fayda “En azından çirkin bir vampire yem olmayacağım.” gibi çılgınca düşüncelere dahi boğulduğum oluyordu. Vampir giderek üzerime doğru yaklaşıyordu. Arada kekeleyerek yaptığım yarım yamalak büyüleri savuruyordum. Tabii ölümün eşiğinde olunca büyü yapmak zor oluyordu. Daha on yedisini henüz bitirmiş, hogwarts’ın mezunlarındandım. Adım adım yaklaşıyordu, o yaklaştıkça ben ölüme gidiyordum. Adımları üzerime çığ gibi düşüyordu. Nefessiz lanetli sözleri yaşadığım güzel anılarımı yok ediyordu. En sonunda pes etmeği seçerek kendimi kaderin önüne atıyordum. Dizlerimin üzerine çökerek, bana yapacaklarını bekledim. Kendime hâkim olamıyordum. Daha önce vampir görmüş müydüm? Elbette hayır, ismini bile duydukça havadaki mutluluk kokusu yok oluyordu. Etrafa son bir kez bakarak, Dünya’ya gözlerimi açmamak üzere kapatıyordum. Sadece kulaklarımla sesleri takip ediyordum. Yanına gelmiş boynumu buz gibi elleriyle sarmıştı. Nefesim gittikçe daralıyordu. Ama yinede gözlerimi açmamak için direniyordum. O anda inanılmaz bir acı… Evet, o korkunç dişlerini bedenime bir hançer gibi saplamıştı. Engelleyemiyordum. Her şey bitiyordu. Hayatım bambaşka olmaya başlıyordu. Artık bir insan değildim ben onlardan birisi oluyordum. Artık… Vampir oluyordum.
1- Anahtar Kelimeniz
A) Düşünürüm
2- Zayıf Yanınız
B) Duygusuzluk
3- Güçlü Yanınız
C) Zeka
4- Tipik özelliğiniz
B) Gizemli, sezgili
5- Eksik yanınız
D) Tutarlılık
Fiziksel Özellikler: Kitap okumak ve araştırmalar yapmayı seven, zamanını kütüphaneye boğularak geçiren. Aynı zamanda eğlenmeyide bilse genelde insanlara mantıklı cevaplar vermeyi tercih eder. Sıkıcı bir tip değildir. Ama nerede nasıl davranacağınıbilir. Fazla soğuk kanlı değildir fakat insanlar ile yakın arkadaşlık kurmayı pek beceremez. Ama arkadaşlarına çok değer verir ve kimseyi kırmayı istemez. Kitapları başkalarına da öğütlemeye bayılır başkalarınada tavsiye eder. Kültür seviyesi oldukça yüksektir. Düşünceli ve sabırlıdır. İradesi ve kendine güveni tamdır. Fakat utangaçtır.
Burç: Yay
Aile Geçmişi: Avrupalı bir ülkeden gelen ailesi sağ ve kendisini çok severler. Ne çok zengin nede çok fakirlerdir. Orta düzeydir gelirleri. Soy oalrak oldukça köklüdürler. Tarih boyunca su elementinde yeteneklidirler.