Evita Magt
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Elementlerin gücü seni de saracak...
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Yönetim Kadrosu
Antrenman A10 Antrenman Adri10 Antrenman Hannah10Antrenman Ed-wes10

 

 Antrenman

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Celestine Trussoni
Ateş Elementi| V. Sınıf Öğrenci & Sınıf başkanı
Ateş Elementi| V. Sınıf Öğrenci & Sınıf başkanı



Kadın Mesaj Sayısı : 162
Kayıt tarihi : 28/07/10
Yaş : 29

Antrenman Empty
MesajKonu: Antrenman   Antrenman EmptyÇarş. Ağus. 11, 2010 11:27 pm

Sıcak esintiyle birbirine giren sarı saçlarını tek eliyle zapt etmeye çalışırken bir yandan da üzerinde durduğu kara parçasının çevresine lavlardan bir hendek yapmaya çalışıyordu. Evet, yapmaya çalıştığı şeyin yanlışlığının, tehlikesinin ve aşırılığının o da farkındaydı ancak insanlar ölümle burun buruna olmayı severdi. Birinin başına dolu bir silahı dayadığınız anda, kişiden ne isterseniz isteyin yapar. Yaşamak için yapar bunu. Ölüp ölmemeyi umursamayanlar ise bildiklerini yapar ve son saniyelerine dek katilleriyle alay ederler. Candy de böyle biriydi işte, ölümle dalga geçebilecek kadar yaşamının değerini bilmeyen… Aslında her zaman böyle değildi, ancak şartlar denen o şeyler kızı şu anda olduğu kişi haline getirmişti. Örneğin şu canından çok sevdiği abisinin ölümü onu hissizleştirmişti. Elleri yanına düşerken gözünden düşmek üzere olan gözyaşı damlası kızın görüşünü bulanıklaştırdı. Abisi kızı kurtarmak için ölmüştü. Onun ölümü zihninde belirdikçe ellerinden alevler çıkıyordu. Bunu fark ettiği anda ölümü düşünmeyi bıraktı. Başka şeyler düşünmeye çalıştı, mutlu şeyler. Ya, evet, ne kadar da çok mutlu anım var. Hangi birini düşünmeliyim? En iyisi ateşe odaklanmaktı. Sol avucunu yukarı kaldırdı ve minicik bir alev topunun elinde dönmesini izlemeye başladı. Burada olma sebebini anımsadı birden, Aida adında ki III. sınıf öğrencisi. İç çekti. Evet, kıza ders veriyordu ama Candy de güçlerini her zaman kontrol altında tutamayan biriydi. Bir duyguyu fazlasıyla kuvvetli yaşadığı anda gücünü kontrol edememeye başlıyordu. Son zamanlarda bu kontrol problemini meditasyonla azaltmıştı, yine de bir anlık bir sinirlenmenin çok acı verici olacağından emindi. Derin nefesler vermeye başladı ve gölde hareket eden lavları izledi. Mükemmeliyet buydu işte, bir uyum içinde hareket ediyordu sarılar, turuncular ve kızıllar. Arkasından gelen adım seslerine döndürdü başını, saçları tekrar birbirine girdi ama bunu önemsemedi, yüzü samimi bir gülümsemeyle aydınlandı ve kendisine bakan sarışına selam verdi. “Bu kez seni çok uğraştıracağım.” Sağ elinin işaret parmağıyla gölü ve çevresini gösterdi. “Tehlikenin senin motivasyonunu arttıracağını umuyorum Aida.” Sesi bir öğretmenin ki gibiydi, ciddi ama sevgi dolu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aida Sally Kaelene

Aida Sally Kaelene


Kadın Mesaj Sayısı : 67
Kayıt tarihi : 05/08/10
Yaş : 30

Antrenman Empty
MesajKonu: Geri: Antrenman   Antrenman EmptyPerş. Ağus. 12, 2010 2:03 am

Yeni bir gün daha. Her zamanki gibi monoton ama beklenti dolu. Devamlı aynı şeylerin olacağını bile bile, bir beklentiyle uyanmak sabaha, aynışeyleri yaparak monoton hayatın monoton kurallarına uyum sağlamak. Hayatın sıkıcılığı bile bir heyecan verirken nasıl bir beklentin olmaz ki? Sıkıcılığın içine saklanmış seviye atlama duygusu insana heyecan verir.Kendi bölgende, kendi çapındaki işte bir seviye daha atlayabilmek. Örneğin; daha çabuk makyaj yapmak. Evet gerçekten bunu daha hızlı bir çekime alsaydı Aida, Candine ile dersine (!) devamlı geç kalmazdı. Ya da biraz daha erken uyuyup monotonluğu bozmaya çalışmasa. Pekala bugün geç kalmamak için ne kadar zamanı olduğuna baktı. 10 dk. Tanrım 10 dk neye yeterdi ki? Sadece 10 dk! Daha makyajı tam bitmemişti bile. Ya üstü? Ne giyecekti. Kahretsin! Şimdi birde kıyafet seç işin yoksa. Şu Candine ile olan derslerinde delirmese ömür boyu delirmezdi heralde. Tamam Candine öğretmeniydi. Yani sadece bir buçuk saatliğine de olsa öğretmeniydi ve biraz olsun saygı hak ediyordu. Bir buçuk saat dışında arkadaşlardı ve o zaman akla gelmeyecek saygısızlığı ve şakayı yapabilirdi ama bu bir buçuk saatini kendine geliştirmeye adamış oldu için ister istemez saygılı ve disiplinli olmak zorundaydı. Bu yüzdende –normal olarak- baya telaşlıydı. Geleceğine dair iyi şeyler yapıyordu aslında, aldığı dersler haricinde arkadaşıyla element geliştirme çabalarına giriyorlardı. Çabalarına diyordu çünkü Candine de elementini kontrol etmekte zorlanıyordu bazen. Sinirlendiğinde, öfkelendiğinde, hüzünlendiğinde… ama Aida’dan daha iyi kontrol ettiği, gözle görülür-belki- elle tutulur bir gerçekti. Candine’yi iyi tanıyordu artık, huylarını sinirleneceği –sevineceği- şeyleri biliyordu. Uzun zamandır birlikte çalışıyorlardı çünkü. İlk başlarda ikisi de soğuktu birbirlerine fakat zaman geçtikçe mesafelerini koruyamamış arkadaş olmuşlardı. Aida yaşıtlarından daha büyük bir olgunluğa –gerektiğinde daha büyük deliliğe- sahip olduğu için Candine ile dertleşebiliyorlardı. Şu ünlü bir buçuk sat haricinde tabii ki. İkisi de dersin önemimin bilincine varacak kapasiteye sahiplerdi sonuçta. Dersin önemini fark edip makyajından ve bakımından vazgeçemeyecek bi kişiliği olduğu için, 4. dk da kendine küfür ettiğini fark etti. Makyajı bitmemişti fakat rezil durumda olmadığını bilerek giyinmeye karar verdi. Bugünlük böyle idare edecekti. Etmek zorundaydı desek daha doğru olurdu hani.. Giysi dolabına hızlı bi şekilde ilerlerken, ayağına takılan yere atılmış spor ayakkabısına dışından küçür etmeyi atlamayarak, azda olsa rahatladı. Dışından küfür etmek daha iyimiş Dolabın kapağını açtı ve giysi ülkesi olarak adlandırabilecek kadar büyük dolabada küfür etti. Neden bu kadar çok elbisesi vardı ki? Aslında bazen bunlar az bile geliyordu ama bu kısıtlı zamanda, seçimini zorlaştıraca +bir şeye daha gerek yoktu. Aida zaten 2 saatte seçerdi.Ama bugünkü 24 saat bile şu son 5 dknın içinde devede kulak kalıyordu gerçekten. Derin bi nefes aldı hızlıca.Aida Tamam sakin geç kalsan bile bu gerçek bi ders değil ki. Söylediği bahaneye kendi bile inanmayarak göz kararı bir şeyler seçti. Dr bir şey giymemeliydi bugün. Candine’nin ne yapacağı belli olmazdı. Rahat bi eşofman geçirdi üzerine. Mor bi tişört giydi çevik hareketlerle.Tişörtü de kotuna uyum sağlayacak şekilde rahatı. Pekala bu da bitmişti. Hemen saçlarını toplamak için hareket etti, derste saçlar açık olmaz! Bla bla bla… Bunu normal derslerde ible göz ardı ederken arkadaşının sözünü dinlemesi kendine bile garip gelerek istemsizce güldü. Toka bulup saçlarını topladığında 2 dk sı kalmıştı. Az önce küfür ettiği ayakkabıları eline alarak, “özrdilerim, özrdilerim sakın bana gıcıklık yapıpta bağcıklarımı açma. Rezil olmak istemiyorum. Yada takılıp göle düşmek. “ O anda kafayı ciddi anlamda yediğini anlayarak kısa bi duraksama yaşadı. 10 saniyelik bi duraksamadan sonra, saç bandını geçirerek çantasını alıp çıktı odadan –nihayet- .Koşması mı gerekiyordu sanki? Evet.

Kapsını kapatıp çıktıktan sonra süratle koşmaya başlayınca doğal olarak nefessiz kalıyordu. Merdivenleri ikişer ikişer indiği için karşısından gelenlere çekilmeleri gerektiğini söyleyip duruyordu. Biriyle çarpışması ona sadece zaman kaybettirirdi. Helede 1 dk sı kalmışken. Tanrım candine göle gitmiştir bile. Diye geçirdi içinden. Zaten aralarındaki tek, fark denilebilicek şey; Candine’nin ciddi bi sorumluluk sahibi olmasıydı. Bu yüzden ne kadar itiraf etmek istemese de Candine’yi kıskanıyordu. Onun gibi sorumluluk sahibi olmayı gerçekten isterdi, öte yandan ise baya işine yarardı. Derslerde olsun normalde olsun hatta yemek yemekte bile işine yarardı belki. Yemeğin yarısını masayla paylaşmayı bırakırdı heralde sorumluluk sahibi olsaydı. Ama değildi işte. Hayal kurma saçmalığını bırakıp gerçek hayata döndüğünde merdivenlerin bitmiş olduğunu ve bahçede koşmaya devam ediyor olduğunu fark edince dudağını ısırdı. Geç kalmıştı ama fazla değil. Fazla geç kalmamış olması göz ardı edilmesini sağlayabilirdi belki. Sonuçta arkadaşlardı canım, 2 dk lık bi gecikmeye bir şey demezdi heralde. Dememesini umuyordu.Demesin lütfen...

Ayakları işini bilerek durduğunda bedeni yolunu bularak ağaçların içinden geçti.Göl ağaçlarla çevriliydi,bir sığınak gibi.Güneşli hoş bir hava olsada,göl kendine yakışacak şekilde gizemli havasıyla herkesi tedirgin etmeyi başarıyordu. İster yaz ister kış olsun burası devamlı gizemli bi görünümü vardı.Devamlı onun olan ve ona ait kalacak bişey gibi. Anne gibi….Annesine olan özlemini, saçları kadar kolay giderebilen bir hataymış gibi görmeyi çok isterdi. Saçlarınız karıştığında ne kadar zor olursa olsun düzeltebilirsiniz, kestirerek olsa bile mutlaka düzelir. Ama kalpta açılan yaraların düzelmesi imkansız seviyededir. Aida imkansızlıkla daima başa çıkabilir, imkansızı zora dönüştürmeyi çok önceden öğrendi.Ama onunda düzeltemeyeceği şeyler var.Kendi kalbi gibi. İnsan kendine söz geçiremezken, başkasını nasıl dinler ki?Affetmek için dinlemek gerekir dinlemek içinde affetmeye hazır olmak.Hazırmıydı?Bunun cevabının hayır olduğunu bilmenn verdiği hüzünle ilerlemeye devam edip kafasını kaldırdı.Birazdan kafasının başka bir şeyle meşgul olacağını bilmek memnun ediyordu Aidayı Biraz daha yürüdükten sonra Candine’nin elementiyle oyun oynarken saçlarınıda düzeltmeye çalışıyor olduğunu fark edip güldü. Ona verdiği saç kremini kullanıp inadı bıraksaydı saçları böyle şımarık olmazdı. Yanına gitmeden önce elini çantasına atıp brtane daha toka aradı. Birinin tokaya ihtiyacı varmış gibi gözüküyordu. Tokayı bulup bileğine geçirmesiyle çantasını sırtına atması aynı dk içinde oldu.Candine’nin kızgın olmadığını görünce normal bi yürüyüşle devam etti rotasına. Candine Aida’yı hissetmiş olucak ki arkasını döndü. Yüzünde berrak bi gülümseme belirdi. Güzel gülen bir kızdı zaten. Gülümsemesine karşılık verdi. Candine konuşmadan duramazdı Aida gibi, beklendiği üzre hemen ağzını açtı. Bu kez seni çok uğraştıracağım.”Kahretsin! Bu kötü bi durumdu işte Candine hep uğraştırmazdı, ama uğraştırdığında derslere girme hevesim sönerdi. Lanet olsun! Taö ne yapacağını soracakken, Sağ eliyle beni bekleyeni işaret etti ve devam etti. Tehlikenin senin motivasyonunu arttıracağını umuyorum Aida.” Aha yine öğretmen moduna girmişti. Bu iyiye işaret değildi. En azından Aida için. Tam olarak ne yapacağını anlamış olmasada içindeki adrenalin ve korku boy göstermeye başlamıştı bile. Candine’nin saçları ukalaşarak daha fazla karışmaya başlayınca bileğindeki tokayı çıkarıp uzattı. “Daha yine geldim Candine. Hey bende insanım”dedi ve arkasına geçip tokayı saçına takmaya çalıştım. Saçları kırılmıştı biraz ama yine de Candine’ye yakışacak şekilde bakımlı duruyordu. Tokayı özenle taktıktan sonra sırıtıp önüne geçtim. “Anlaşılan senin saçlar yine küsmüş sana”dedim ve onun bana yaptığı gibi bende ona saçlarını işaret ettim. Candine düşlerini göstererek güldükten sonra sağa dönp göle baktı. Ah yandığımı söylemişmiydim? Geçiştirmeye çalışmanın yararsız bi zaman kaybı olduğunu fark ederek;”Ne yapacağız pek?”dedim. Biz yapacaktık çünkü bana göstermeliydi. Buda demek oluyordu ki o da tehlikede olacaktı. Sırıttım. Derin bi nefes aldı Candine ne yapacağımızı anlatacaktı. Küfür etmek istiyordum. Biri bana yardım edebilirmi?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Celestine Trussoni
Ateş Elementi| V. Sınıf Öğrenci & Sınıf başkanı
Ateş Elementi| V. Sınıf Öğrenci & Sınıf başkanı



Kadın Mesaj Sayısı : 162
Kayıt tarihi : 28/07/10
Yaş : 29

Antrenman Empty
MesajKonu: Geri: Antrenman   Antrenman EmptyPerş. Ağus. 12, 2010 7:11 pm

Kızın elini sarı saçlarına çıktığında Candice kendine çok kızmıştı, Aida’ya her zaman saçlarını toplamasını söylerdi oysa kendisi bunu unutabilecek kadar karmaşık bir ruh halindeydi şimdi. Evet, sakinleşmesi gerekliydi, Aida’yı göle getirmek iyi bir seçimdi, kesinlikle, ancak bir o kadar da tehlikeliydi. Eğer çabalarsa lavların akış yönünü Candy’nin yaptığı gibi değiştirebileceği konusunda şüpheye ihtiyacınız yoktu. Zaten sarışın kızı çalıştırmayı bu nedenle kabul etmişti. Kıza baktığında kendisi gibi olabilecek bir ateş bükücü görüyordu, belki kendisinden bile iyi olabilirdi ne de olsa şu kontrol sorununu yaşamıyordu. Kontrolünü kaybetmek… Deliceydi bu, çok delice ve tehlikeli. Diğer bükücüler kontrollerini fark ettiklerinde her şeyi düzeltme şansları daha fazlaydı, çünkü çevrelerinde ki gücü büküyordu onlar, içlerinden gelen bir şeyi değil. Örneğin bir toprak bükücü kontrolünü kaybettiğinde –çok güçlü değilse (ki büyük ihtimalle olmazdı, çünkü toprak bükücüler kontrollü insanlardı)- istemeyerek fazla büyük bir deprem yaratamazdı, ya da çevresindeki tüm toprak kütlesini aniden insanların üzerine atamazdı. Bir su bükücü etrafında bir okyanus olmadığı sürece tsunami yaratma şansı yoktu. Su bükücüler çevrelerinde ki suyu bükerlerdi, içlerinde kini değil. Tabii çok güçlü olduklarında her türlü sıvıyı bükebilecek konuma gelirlerdi. Kontrollerini yitirme şansları kendilerini güçlendirdikçe azalırdı. Bir hava bükücü belki de en tehlike olandı ateş bükücüden sonra, ani bir fırtına her şeyi yerle bir edebilirdi ama elbette yeterli gücün varsa… Ateş bükücüler içinse her şey farklıydı. Gücünüz azken çevrenize yarattığınız sorun azalırdı. Sizin duygularınız gücünüz üzerinde etkiliydi, çünkü gücünüz içinizden gelirdi. Alevlerle kaplı olurdu tüm bedeniniz ve bu ateşten diller üzerinde ki bir saniyelik kontrol kaybınız sizi ve çevrenizde kileri yakıp kül ederdi. Bu nedenle duyguları kontrol altına alabilirseniz gücünüzü de kontrol edebilirdiniz. Candice bunu yeni yeni öğrenmeye başlamıştı, duygularını gizlemeyi biliyordu ama kontrol etmek… Duygular nasıl kontrol edilirdi ki? Nasıl yapabilirdiniz ki bunu? Candy bunları düşündükçe gözlerinde ki neşeli parıltı sönüyordu, bunu engellemek için Aida’nı sözlerine konsantre oldu. En son ne sormuştu? Ne yapacağız peki? Arkalarında ki göle baktı, sonra kendisine bakmakta olan kıza çevirdi gözlerini. “Aslında bugün element kontrolü üzerinde çalışacağız.” Böyle söylendiğinde çok basitti ama Candice bu kadar basit bir şey istemiyordu bugün, hayır. Yüzüne sinsi bir gülümseme yerleştirdi ve sağ elini kızla arasına koydu, avucu yukarı doğru bakıyordu. Elinden ani bir hareketle bir ateş dili çıkardı ve dudaklarını araladı. “Başka bir bükücünün gücünü savurmakla başlayacağız.” Bakışları hafifçe yumuşadı ve dudağında ki gülümseme daha sempatik oldu, kadife gibi bir sesle ekledi; “Basit bir şekilde kontrol etmeyi öğrenmelisin.” Sarışın kız bunun zorlayıcı olacağını biliyordu ama karşısında ki kız bunu yapabilmeliydi, kendi sınıfında bulunanların çoğunun yapamadığı bir şeyi yapmak çok daha etkileyici olurdu. Elini yumruk haline getirdi ve alev aniden kesildi. Kendisini izleyen kıza baktığında tek kaşını kaldırdı; bir şey sorup sormayacağını merak ediyordu çünkü Aida genelde hep bir şeyler soran bir kızdı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Aida Sally Kaelene

Aida Sally Kaelene


Kadın Mesaj Sayısı : 67
Kayıt tarihi : 05/08/10
Yaş : 30

Antrenman Empty
MesajKonu: Geri: Antrenman   Antrenman EmptyPerş. Ağus. 12, 2010 10:46 pm

Karşısındaki usta görünümlü ve çok iyi tanıdığı kıza yönelttiği sorunun cevabını geç alacağını bildiği için, Aida'da başıyla birlikte vücudunuda göle çevirdi. İçine dolan adrenalin ve korkunun tüm moleküllerini sarmasına izin vermesine gerek kalmadan, tüm hücrelerinde bir kıpırdaşma olmuştu bile. Vücudunun, Aida komut etmeden hareket etmesine alışık olduğu için tebessümle yetindi. Adrenalini, normal karşılamaya çalışmanın en iyi yolu küçük bir gülücüktü. Sanki her zaman yaptığı bir şeymiş gibi. Ah hayır, lavda element geliştirme dersleri hiçte her zaman yaptığı bir şey değildi. Sanki dünyadaki son oksijeni emiyormuş gibi bir iç çekti. Bugün olacaklar, onun elementin de uzmanlaşmasını sağlamasına gözle görülür bi yardımı olacaktı. Bu şüphesizdi. Ama tehlikede görmezden gelinemezdi. Candice her zaman ki gibi tehlikeli işler yapıyordu. Bundanda şikayetçi olduğunu söyleyemezdi Aida, böylelikle bir aşamayı hızlıca atlayıp daha çabuk uzmanlaşabilecekti. Şimdiden sınıfındaki kişilerin çoğundan daha çok şey yapabiliyordu E insanın Candine gibi tehlikesever bi öğretmeni ve her şeyi yapabilecek delilikte bi öğrencisi olunca, pek de şaşılacak şeyle düşünmüyordu değilmi? Ama bugün yapacakları diğer günlerden farklı olacaktı, önceki çalışmaları hayalimsiydi, bir ehlike varmış gibi çalışırlardı. Ama gerçekte bir tehlike olmazdı. Hayal ederlerdi onu. Ama bugün tehlikenin sesine kulak vermiş, ‘gel yavrucum, gel de annen sana mama versin’ sözünü dinlemişlerdi. Onlara sevgiyle kucak açmış, lavları sadakatle karşılıyorlardı. Ne harika ama. Tamam o kadar da kötü değildir herhalde. Sonuçta Candice ne yapacağını bilir değilmi? Yani bizi bile bile ölüme götürecek kadar delirmemiştir canım.

Gerçi şu an hiçbir şeyden emin olamıyordu Aida, evet Candice eğlenceli bi kızdı ama bilerek de ölüme gitmezdi herhalde. Yada yanında birini götürmezdi. Sırıttı Aida. Ve eğer Candice üzgünse, ölmek bile isteyebilirdi pek fazla önemsemeyen bir yapısı vardı onun.Ama gerçektn ölüme gitmeyi bile düşünecek kadar ne üzmüştü onu? Merak etti Aida.Ne kadar bir buçuk saatliğine öğretmenide olsa,arkadaşıydı sonuçta.Şimdi onu üzen konuyu açabilirdi.Açmalımı? Gerçekten açmalımıydı bu konuyu? Candice her şeyi hemen anlatan bi karaktere sahip deildi, çok yakınınız bile olsa az biraz çekingenlik yaşardı. Hem şu ders esnasında bu konuyu açarsa, Aida’nın dersi kaynatmaya çalışıyor olduğunu da düşünebilirdi. Ama onun böyle bir fikri olmadığı için, boşu boşuna konuşup onun öyle düşünmesinide istemedi. Hem ölüme gittikleri falanda yoktu. her zaman ki gibi çok büyütmüştü gözünde olayı Aida. Gerçi önünüzde lavdan oluşan bir göl olunca, büyütmekte haksız sayılmazdınız. En azından Aida öyle düşünüyordu.

En son kimin konuştuğunu düşündü, Aida bir soru sormuştu.Yani Candice artık konuşmalıydı ne yapacaklarını anlatmanın zamanı gelmişti. Ne kadar korksada, bunu yapmak istediğini fark edince deli raporu olmamasına şaşırdı. Kaçığın tekiydi.Ama adrenalin bağımlısı olduğu için bunu istemesi, ağzı yere düşürecek bir şey değildi. Ama yinede şaşırmıştı işte. Bunu istiyor olması çok garip geliyordu.Korktuğunu itiraf ediyordu evet ama korktuğu bir şeyi istemesi sadece onu değil her canlı şeyi şaşırtırdı.İyi daha delirmemişti o zaman.Güldü hala gülebilyorduCandine konuşacak gibi olduğu için ona döndü, kelimeleri seçemiyor gibiydi. Seçmesine de gerek yoktu aslında. Genelde mantıklı sözler ederdi çünkü.” “Aslında bugün element kontrolü üzerinde çalışacağız.”bunu böylece bir çırpıda söylemiş olmasına şaşırmıştı Aida. Bugün birçok şeyde olduğu gibi, normal bir şeymiş gibi çıkmıştı ağzından. Aslında normaldi de. He, lav gölünü saymasak. Candice yine şov meraklısı yanını vanlandırmıştı, eliyle bir alev topu yaptı. Sinsice ama cesaretlendirici bir bakış attı Aida’ya, sende yapabilirsin manasında bir bakış. “Başka bir bükücünün gücünü savurmakla başlayacağız.” Sesindeki tehlike hazzı iliklerine işledi, rahatlamasını emretti vücuduna. Ama her zaman olduğu gibi onu dinlemedi ve âna kapıldı. Hücrelerindeki heyecan boy göstermeye başladı aniden. Olabilecekler hakkında yorum yapmak için beynini zorlamaya çalıştı, sonuç yoktu. Candice’nin neler yapacağını bilmiyordu.Hem yanlarında başka bi bükücü yoktu ki. Ne hava ne su nede toprak…hiçbiri yoktu sadece ikisi. Kafasına dank etti! İkisi savaşacaklardı! Kontrol dediği buydu! Lanet olsun! Candice ya kontrolünü kaybetip Aida’yı göle falan gönderirse yanlışlıkla telaşı, tüm benliğini kucakladı. Bunun için hazır hissetmiyordu. Belki hazırdı ama hissetmiyordu işte. Hem insan hazır oldup olmadığını nerden bilebilir ki? Başkası tarafından gözlemlendiğinde… Kahretsin! Candice onu gözlemlemiş ve hazır olduğunu düşünmüştü. Ama ona sormamıştı! Niye sorsun ki! “Basit bir şekilde kontrol etmeyi öğrenmelisin.” Benimle dalgamı geçiyorsun? Ah, hayır daha gençliğinin baharındaydı. Basit bir şekilde…Eminim öyledir. Lanet olsun! Lanet olsun! Lanet olsun! Aida daha büyük bir top bile yapamıyordu, tamam sınıfındakiler alev topunu bile zar zor yapıyorlardı ama yinede savaşmak için tam hazırmıydı? Aslında Candice’ye çok şey borçluydu onun sayesinde derslerde anlamadığım şeyleri yapabiliyor, ve neredeyse bi 5. sınıf eğitimi görüyordum–evet candice gerçektende disiplinliydi derslerde- ama ona olan minnettarlığını böylemi ödemek zorundaydı? Ölerek mi? Hadi candice kontrolünü kaybetmedi diyelim, Aida bir sakarlık yapar ve o göle düşerdi. Eninde sonunda ölücekti yani. Ne güzel, ne hoş…

Candice, Aida’nın gözlerindeki telaşı anlamış olucak ki, ‘korkmana gerek yok’ bakışı attı ve gülerek de imzasını yapıştırdı. Aida da kokrkak bir tavşan gibi davrandığını anlayıp sırtını dikleştirdi, bu bir dersti ölüm falan da yoktu. Umarım Vücudu bu sefer iyi bir şey yaparak-yine emir vermeden- kendini toparladı ve dik durmayı başardı. Candice elindeki alev topunu söndürdüğünde, saçlarını biraz daha sıklaştırdı vebenim çantamı da kendi çantasınıda biraz geriye koydu.Pekala pekala sorun yok, eğer bu sınavı geçersen gerçekten de iyi savaşabiliceksin.Kendini savunabiliceksin. .Düşünceler beyninde fır dönerken Candice’nin ısınmaya başlıyor olduğunu fark etti. Ayakları iki yana açılmış ve elleriyle yere değip çıkarak esniyordu. Esneme esnasında biraz rahatlayabileceğini umarak oda pozisyonunu aldı. “Candice…”dedi devamı geiremedi. Candice başını ona dönüp merakla baktı. Gırtlağını temizleyip, sesinin tiz çıkmaması için dua ederek; “Başarabilirmiyim?” Sorunun samiyeti ikisinide şaşırtmıştı. Candice’nin tepkisi onun motivasyonu için gerçekten önemliydi. Tüm heyecanını alamazdı belki ama rahatlatabilirdi. Öğretmeni tarafından takdir gören kim rahatlamaz ki? Bu soruyu kendisine yönelttiğinde, bir cevap bulamayacağını anlayarak diğer esneme hareketine geçti. Candice’nin yorumunu merak ederken, telaş beynini kemiriyordu.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Antrenman
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Evita Magt :: RP Out :: Site Geçmişi :: RPG Geçmişi-
Buraya geçin: