Evita Magt
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


Elementlerin gücü seni de saracak...
 
AnasayfaLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap
Yönetim Kadrosu
Ölüm ve yeni biri A10 Ölüm ve yeni biri Adri10 Ölüm ve yeni biri Hannah10Ölüm ve yeni biri Ed-wes10

 

 Ölüm ve yeni biri

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Claudine Clementé
Su Elementi| V. Sınıf Öğrenci & Sınıf başkanı
Su Elementi| V. Sınıf Öğrenci & Sınıf başkanı
Claudine Clementé


Kadın Mesaj Sayısı : 113
Kayıt tarihi : 28/07/10
Yaş : 31
Nerden : Wequa

Ölüm ve yeni biri Empty
MesajKonu: Ölüm ve yeni biri   Ölüm ve yeni biri EmptySalı Ağus. 10, 2010 3:32 am



    Ölüm ve yeni biri Winter10xÖlüm ve yeni biri Vlad10
    Winte Schultz&Vladimir L. Vasilyev
    ~Bir ölüm ve gelişen olaylar...
    ~Gece Yarısı






    Karanlığın gökyüzünü boyadığı saatlerde yürüyordu şelalenin olduğu yere doğru. Arkasından gelen sinsi çocuğu fark etmemişti. Tek istediği nefes almaktı genç kızın. Şelalenin şırıltılarını dinleyip yıldızları seyretmekti. Su onu rahatlatıyordu. Olması gerekende buydu zaten. Küçük bir ateş topunun bacağını sıyırdığını hissetti. Ateş topundan fırlayan küçük bir kıvılcım bacağına gelmiş ve ateşin geldiği yer alev almaya başladı. Winter ellerininin arasında yarattığı su topuyla onu söndürüp etrafını kontrol etmeye başladı. Biri tarafından izlendiği açıktı. Hatta onu öldürmek isteyen biriydi bu. Kişinin ateş bükücü olduğu barizdi. Aklında tahmin oluşurken yüksek sesle bağırdı. " Her kimsen ortaya çık!" Olabildiğince yüksek sesle çıktı bu kelimeler ağazından. Sert ve kadifemsiydi. Henüz sinirlenmemişti. Öfkesini kontrol etmekte becerikliydi. Hala etrafta kimseyi göremiyordu. Gördüğü küçük bir kıvılcımın olduğu yere doğru koştu. Yaklaştığını hissediyordu. Gelen ateş topu omzunu sıyırdı bu sefer. Bu kişi onunla oyun oynuyordu. Dudağının bir kenarı sinsice yukarı doğru kıvrılırken tek eliyle su topu oluşturdu kız. "Beni aldattın Winter." Karanlığın içinden gelen ses ürkütücüydü ama kız korkmamakta ısrarcıydı. Onu tanımıştı. Paul'du bu eski sevgilisi. Onu hiç bir zaman sevmemişti. Ona hayrandı sadece. Adeleli bacakları, kaslı vücudü ve kusursuz suratı onu kendine çekiyordu. Ama aşık olmamıştı. Duyguları anlık olarak gelişiyordu. Karşısında ona acıyla bakan erkek onun için hiç bir şey ifade etmiyordu. " Bak bunu konuşabiliriz." Sakin tınısı rahatlatıcıydıda aynı zamanda. Hafifçe gülümseyerek adamı şelalenin kenarına doğru çekti. Narin elini pürüzsüz suratına koydu.

    Adamın dolgun dudakları yukarıya doğru kıvrılırken Winter'a öpmek istercesine yaklaşıyordu. Güçlü kolların belini sardığını hissetti. Ama adama karşı hiç bir şey hissetmiyordu. Yavaşça iterek uzaklaştı ondan. Masum bir melek gibi görünüyordu belki adama ama hiçte öyle değildi. Masumiyet onun maskesiydi sadece. "Bak lütfen." Ciddiyeti adamın afallamasına neden olmuştu. Kafasını inanamayarak iki yana salladı. Öfkelendiği belli oluyordu. " Sana inanamıyorum." Gırtlağını temizleyip konuşmasına devam etti. "Ben seni o kadar severken sen nasıl?" Kırılan hayallerin şangırtılarını duyabiliyordu. Soğukkanlılıkla mavi gözlerini adamın buğlu gözlerine dikti. Kafasını yavaşça öne eğti. Hareketlerini dikkatlice seyrediyordu. Birazdan saldırmak üzere olan bir aslanın sinsiliği vardı adamda. Gücünü toplamalıydı. Öfkesini kontrol edemediğini biliyordu. Sevdiğini bile görmez Winter'i bir çırpıda öldürürdü bu adam. Ellerini birleştirip koskoca bir ateş topu yarattı. Bundan kurtulabilir miydi bilmiyordu. Düşündüğü tek şey buradan sağ çıkıp çıkamayacağıydı. Ellerini adama karşı uzatıp saldırısını engellemeye çalıştı kızın etrafı git gide büyüyen bir kalkanla çevriliyordu. Eski sevgilisinin suratı öfkeden kıp kırmızı olmuştu. "Bu gün olmaz." Büyük ateş topu saniyelik bir hızla kalkana çarptı ve büyük bir patlama gerçekleşti. Patlamanın etkisiyle kız geriye doğru savrulup yere düştü. Kıyafetinin omuz bölgesi yırtılmıştı. Bağırmamak için dilini ısırıp kanattı. Tuzlu demir tadını algılayan kız yüzünü buruşturdu. Kulaklarında çınlayan iğrenç bir kahkaha vardı. Tekrardan üzerine gelmekte olan alevi fark etti. Kıpırdayacak halde değildi. Bir şeyin onu engellediğini gördü. Gözlerini açık tutmak için uğraşıyordu aynı zamanda ama bunu yapmak çok zordu. Yer çekiminin etkisine karşı gelemeyen göz kapakları yavaşça kapandı.


Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Vladimir L. Vasilyev

Vladimir L. Vasilyev


Mesaj Sayısı : 26
Kayıt tarihi : 31/07/10

Ölüm ve yeni biri Empty
MesajKonu: Geri: Ölüm ve yeni biri   Ölüm ve yeni biri EmptySalı Ağus. 10, 2010 7:54 am

Lisäd Şelalesi'ne doğru yürüyen türden bir mizaç hangi çağda dikkat çekse ve yorumlara yol açsa, şaşırtıcı olmazdı. İçinde bulundukları çağda ise bu özelliği dikkat çekmese asıl buna şaşmak gerekirdi. Gülümsemesinin herhangi birinin kendi şakalarına gülmesinden, bir arkadaşını selamlarken oluşan sırıtışından çok daha farklı olduğunu söylerlerdi. Yüzüne heyecan verici bir kişiliğin ipuçları bırakılmıştı. Aceleyle yapılan ve sonra uzun uzun pişmanlığı duyulan çok tehlikeli pazarlıkların öyküleri anlatıldı. Ve şeytanın, o her kötülüğün yazarının kendi akıllıca amaçları için açıklanamaz yetenekler, belirsiz özlemler ve doğal olmayan eğilimler aşıladığına dair örnekler verildi. Hepsinde genç adam baş karakterdi. Yaşına göre tahmin edilemeyecek kadar derin bir insandı, ve içkiye eğilim göstermeyen derin insanların sayısının pek az olması kuralına bir istisna değildi. Sarhoş olma gibi bir özelliği yoktu, isterse fıçılarca cin içebilirdi; yine de bir çizgi üzerinde yürüyebilirdi. Şu anda da kanındaki alkol oranı fazlaydı, ara sıra dışarı verdiği nefesindeki koku bunu doğruluyordu. Yine de kendindeydi. Gün boyu meydana gelmiş pek çok kafa karıştırıcı olay düşüncelerinin dinginliğini bozmuştu. Zihni açıklamasını yaptığı ve üzerine sürekli planlar yaptığı olaylar karşısında hızlı bir şekilde çalışıyordu. Islık çalarak bestesi henüz bitmemiş bir şarkısını zihninin başka bir kısmıyla tamamlamaya çalışır ve huzur bulabileceği şelaleye doğru ilerlerken elinde olmadan hafif bir huzursuzluk belirtisiyle yüzeyinden yansıyan gümüşümsü ışığının koyu karanlığı ancak kısmen yenebildiği şelale kenarına bezgin ve rahatsız gözlerle baktı. Biri azımsanamayacak derecede daha yapılı olan iki silüetin fısıltıları kulağına gelecek kadar yakındı. Ah, hayır. İki aşk böceği olmasın. Birkaç saniye bunu düşünüp geri dönmeye hazırlanacakken belki de, ansızın fısıltı ve hırıltı karışımı tizleşen bir ses duydu.

" Sana inanamıyorum. Ben seni o kadar severken sen nasıl?"

Karanlığın içinde bir ateş topu hızlı bir şekilde büyür ve karşısında sudan bir kalkan oluşurken ki aşk böceğinden fazlası olduğunu anladı, farklısı. O zayıf kalkanın artık göz alacak bir şekilde genişlemiş ateş topu karşısında saldırıyı kıramayacağını biliyordu. Elini kaldırdığı sırada iri yapılı gencin saldırısı on sekizli yaşlarda olduğunu tahmin ettiği kızın kalkanına çarptı. Birleşimin etkisiyle oluşan patlama ve ışımadan korunmak için ince kumaştan koyu gri trençkotun kolunu gözlerine siper edip hafifçe yana döndü. Yerdeki sersemlemiş kızın başı ona saldıran gence bir kere baktıktan sonra ağırlıksızmış gibi yerle buluştu. Ateş bükücünün tizleşen sesinde sakinlikten eser kalmamıştı, çınlayan kahkasıyla beraber tekrar saldırmaya hazırlanırken kızı öldürmeyi göze aldığı, hatta kafasına koyduğu sezilemeyecek bir şey değildi. Öncekinden de büyük bir ateş topu hazırlamış olan adeleli genç davetsiz konuğun hızlıca kalken kolunu görmedi. Kıvılcımlar saçan alev topu hedefini bulamadan buz gibi bir hava akımının içine girerek, saniyeler içinde küçüldü, küçüldü ve yok oldu. Saldırısının başarısızlığa uğraması karşısında afallayan ve bunun sebebini merak eden genç hırslı bir şekilde genç adamın bulunduğu tarafa döndü.

"Sen de-"

"Bu dünyayı temizlemek için bol bol vaktimiz var, acelemiz yok, Mösyö Bon Bon. Eğer öyle olsaydı seni de çoktan nüfus kaydından çıkarmış olurdum."

Bon Bon öbeğinde hat safhaya ulaşan genç adamın sesindeki alay karşısındaki genci körüklüyordu. Yine de gencin hırsla karışmış şaşkınlığı yabancının giysilerini ve görünüşünü dikkatle incelemesini engellemedi. Zayıf ama atletik, ortalamadan uzun figürünün ana hatları önü iliklenmemiş trençkotun altında gri bol bir kardigan, kahverengiye bakan hardal rengi bir pantolon tarafından iyice belirginleştirilmişti. Parlayan gözlerinin rengini seçmesi zor değildi. Görünüşündeki, tavırlarındaki, konuşmasındaki ve özellikle işine karışmasındaki özgüven ondan en fazla dört beş yaş büyük olabilecek bu genç adamda farklı bir şeyler olduğu izlenimi uyandırıyordu. Ağzının kenarları son derece alayı bir ifadeyle yukarı doğru kıvrılmıştı. Saldırısını yok etmişti ve alayla ona bakıyordu. Bu kadar yeterdi genç için, elleri minik bir hareketle belinin arkasında birleşirken Vladimir'in sakin sesi udyuldu yine.

"Yerinde olsam yapacağın şeyi yapmazdım."

"Öyle mi?"

"Kesinlikle."

"Adım Paul, Bon Bon değil."

Ateş bükücüden tıslayan bir gülüş şelalenin şırıltısına karışır ve arkasında büyüyen kıvılcım destesini ortaya çıkarırken genç genç adam derin bir nefes verdi. Öne doğru uzanmış, avcu gökyüzüne bakan sol elinin ince uzun parmaklarını ritmik bir şekilde kapatmaya başladı. Bir, serçe parmak. Ateş bükücü ani bir his değişimi yaşarken saldırmaya hazırlanıyordu. Ne olduğunu anlamak istercesine karşısındaki adama baktı. Yüzünde şaşkın bir ifade oluşurken geniş elleri kıvılcım desteleri oluşturmaktan vazgeçerek göğsüne gitti. Minik kıvılcımlar çimenlere değmeden sönerken fizyolojisine ters olarak nefes alamadığı, üstüne üstlük ciğerlerindeki havanın çekildiğini hissediyordu. Yüzük parmağı. İki. Gözleri ona bakan parlak mavi gözlerle buluştu. Gücünü düşünmeden harekete geçtiği yabancının gerçek gücünü hesaplamamış, hesaplamaya çalışmamış olması aptalcaydı.

"Sana inanamıyorum! Sevgili Bon Bon! Sana inanamıyorum mu demiştin! Ah! Algılıyorum! Ortalıkta gezen ve yaşıtlarını öldürmeye çalışan gençler, ha? Bir şey söyleyeyim. Sana inanamıyorum Paulie Bon Bon. Kişisel görüşümü tekrar etmeme gerek var mı?"

Gülümsemesi genişlerken düzgün beyaz dişleri ortaya çıktı.

"Benim görüşümün seninkinden keskin olduğuna seni ikna edeceğim."

Paul'ün sağ eli geniş boğazına doğru kayar ve ağzını sonuna kadar açarken yüz kasları kasılmıştı. Yüzü hafif bir vişne çürüğü rengine girerken göz bebekleri istemsizce titriyordu. Bakışlarını genç adamın üzerinde sabitlemeye çalıştı. Lanet olası adam ona ne yapmaya çalışıyordu? Burada öldürmezdi onu, öldürmeyecekti yani değil mi? Zihninin arkasında biraz önce Winter'ı öldürmenin eşiğine geldiği düşüncesi onu dürtüklüyordu ama bunu geri itti. Ayıracak vakti yoktu. Ciğerleri ihtiyacı olan havadan yoksun bir şekilde karaya vurmuş bir balık gibi göğsünün içinde boşuna açılıp kapanıyordu. Beyninde bir karıncalanma hissetti. Gözlerinin önünde beliren mini ksiyah noktacıklar görüşünü istila etmeye başlamıştı. Adamı durdurabilmek için ellerini önünde çaprazlama birleştirdi. Bunu yapmak için ne kadar büyük bir efor sarf ettiğini fark edince içinde karşısındaki adama duyduğu öfke daha da alevlendi. Avuçlarının arasında büyümeye başlayan alev topu etrafı aydınlatıyordu. İşaret parmağı. Üç. Elleri takatsiz bir şekilde çözülerek vücüdunun yanlarına doğru düştü. Yüzünün rengi hafif vişne çürüğünden bozulmuş et rengi bir mora dönmüş, koyu kahverengi gözleri yuvalarından uğramıştı. Vladimir gözlerini ateş bükücüden ayırmadı.

"Yerde yatan kızı görüyorum. Güzel bir kız. Bak ona! Onu iyice incele! Şimdi Bon Bon, beynindeki düşünceleri- düşünceleri, diyorum sana - fikirleri - algılayabiliyor musun? İşte! Algılayamıyorsun. Bol bol vaktimiz olduğunu düşünüyor. Şimdi de benim hava bükücülerin en seçkini, seninse ateş bükücülerin en gereksizi olduğuna karar verdi. Haksızlık ediyor diyemezsin, değil mi?"

Dört- işaret parmağını yarı yarıya kıvırmışken Paul'ün artık bir şey yapamayacağına emindi genç adam. Ateş bükücünün gözleri kararmış ve sadece adamın sesini duyabilmişti. Vladimir'in sesinin tınısı gencin bugüne kadar duyduğu hiçbir seste yoktu. Ciğerlerinin son bir kere kasıldığını hissederken bir şey düşünemedi. Paul bilincini kaybedişin sınırına geldiğinde genç adam kıvırmakta olduğu işaret parmağını durdurdu. Yavaş bir şekilde kapattığı parmaklarını tekrar açtı ve elini indirdi. Paul ölümün kıyısından dönen biri olarak pek de münasebetsiz korkusunu elen veren boğuk bir çığlıkla dizlerinin üstüne yığıldı. Cennetin sözlük ismi olduğunu artık anladığı oksijeni kesik kesik ciğerlerine çekerken boğumlu parmakları devrilmemek için uzun çimenleri kavramıştı. Genç adamsa ellerini trençkotun ceplerine sokmuş bir şekilde ifadesiz bir bakışla kendine gelmekte olan ateş bükücüden ayırmıyordu delici bakışlarını. Bir süre sadece şelalenin şırıltıları duyuldu. Ateş bükücü bakışlarını zorla genç adama yöneltip doğrulurken farklı bir durumda asla hissetmeyeceği bir çekingenlik havasının bünyesine hakim olmasına engel olamadı.

"Onları iyi kullanmaya çalış Bon Bon;- sanırım önemlerini anladın."

Genç bir şeyler söylemek ve söylememek arasında kalarak birkaç kere ağzını açıp kapadı. Yersiz olacağının farkına varmış olacaktı ki bir daha görmeyi ummadığı genç adama son bir bakış atarak hızlı adımlarla ormana giden patikaya doğru uzaklaştı. İri silüet görünmez hale gelinceye kadar arkasından bakan Vladimir genin gittiğine karar verdiğinde yerde yatan kıza döndü. Yavaşça yanına yaklaşarak eğildi. Mavi gözleri hafif sersemlemiş bir biçimde bakıyordu ama kendine gelmiş gibiydi. Sağ kolunu kızın sırtına destek yaparak hafifçe doğrulmasını sağladı. Göğsüne yasladığı yüzündeki kahverengi saçları okşarcasına geriye doğru çekti.

"Canın acıyor mu?"

"Biraz. Ani acının etkisiyle dilimi ısırdım sanırım."

Konuşurken ince hatları acı çektiğini pek belli etmek istemese de kasıldı. Genç adam göğsüne yasladığı narin yüzün yanağına koydu sol elini. İpeksi ten soğuktu. İşaret parmağı kızın çenesi doğru kaydı. Çenesini yavaşça aşağı çekerken kız direnç göstermedi.

"Boynunu kaldırabilir misin biraz."

Kızın isteğe anında uymasıyla beraber ay ışığı görebileceği şekilde aydınlattı açık ağzını. Dilini ısırmıştı evet. Küçük küçük belirgin yarığımsı kesikleri görebiliyordu. Çok derin değillerdi, ama canını fazlasıyla acıtacak kadar ısırmıştı belli ki.

"Tamam."

Kızın çenesini hafifçe yukarı ittirerek kapattı. Bakışları kollarındaki ince bedende gezindi. Muhtemel yaralanmalara bakıyordu.

"Çok kötü değil, ama çok konuşmayı denersen canın acıyabilir."

İfadesiz parlak mavi gözlerini tekrar kıza çevirdiğinde eli hala kızın yanağındaydı.

"Kimdi o?"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Claudine Clementé
Su Elementi| V. Sınıf Öğrenci & Sınıf başkanı
Su Elementi| V. Sınıf Öğrenci & Sınıf başkanı
Claudine Clementé


Kadın Mesaj Sayısı : 113
Kayıt tarihi : 28/07/10
Yaş : 31
Nerden : Wequa

Ölüm ve yeni biri Empty
MesajKonu: Geri: Ölüm ve yeni biri   Ölüm ve yeni biri EmptySalı Ağus. 10, 2010 4:56 pm





    Garip bir güven duygusu bedenini sarıyordu yavaşça. Ölüme daha önce de bu kadar yaklaşmıştı. Ama bu sefer onu öldürmeye çalışan düşmanı değildi. Tuhaf olanıda buydu ya, Yanlış kişiyle oynuyordu. "Ayağa kalk Winter" İçinde bulunduğu karanlıktan ipeksi bir ses duydu. "Sen ondan güçlüsün. Savaşabilirsin." Evet, biliyordu. Karşısındaki öfkesini kontrol edemeyen ve yaptıklarından pişman olacak biriydi. Açılmamaya direnen göz kapaklarını kıpraştırıyordu yavaşça. Bir şeyden emindi. Bu gün ölmeyecekti. Genç kızın kıpraşan göz kapakları yavaşça açıldı. Görüşü henüz bulanıktı. Ona doğru birinin bakmakta olduğundan emindi. Bedenini saran güven buradan geliyor olmalıydı. Görüntü yavaş yavaş kendine gelmeye başladığında adamın görüntüsüne hayran kalmıştı. Bilinci yavaşça yerine geliyordu kızın. Adını bilmediği yakışıklı güçlü kollarıyla doğrulmasını sağladı. Saniyenin onda biri kadar bir süreyle suratında bir gülümseme oluştu ve tekrardan buruştu. Yakışıklı adamın etkisinden kurtulmak istercesine gözlerini devirdi. Bir çift meraklı göz ona doğru yaklaştı. Canının acıyıp acımadığını sordu kadifemsi tonuyla. O sorana kadar canının acıdığını hissetmemişti. Ağazının içinde tuzlu, paslı bir demir tadı vardı. Tükürüğüyle karışan bu tadı yüzünü buruşturarak yuttu. Omzunda hafif bir acı hisseti. Ani bir refleksle elini omzuna doğru götürdü. Derinin üstünde sürtünmenin etkisiyle oluşan sıyrıkları gördü. Kanlar yavaşça süzülüp çimene doğru damlıyordu. Bunu umursamadı. Gözlerini karşısındaki adamın gözlerine kilitledi. Ayın ışığı daha parlak hale sokuyordu onları. Etkilenmemek mümkün değildi. Bu adam ona acısını ve yapması gerekeni unutturmuştu bir süreliğine. Sıcak kollarının arasında öylece yatmak hoşuna gitmişti. Yaş olarak büyük olduğu davranışlarındaki olgunluktan belli oluyordu. Yanağında duran sıcak eli içini hoş bir sıcaklık kaplamasını sağlamıştı.

    "Kimdi o?"Sessiz kaldı bir süre. Sorduğu bu soru üstüne yapışan huzurun kaybolmasına neden oldu. Bedeni içgüdüsel olarak kıpırdandı ve kollarının arasından çıktı. Eski sevgilim beni öldürmeye çalışıyor mu demeliydi? Ne kadar saçmaydı bu. Yerden destek alarak yavaşça ayağa kalktı. "Önemsiz biri." Duraksayıp boğazını temizledi. " Nerede o?" Bilincini kaybettiğinde ki çınlayan kahkahayı tekrardan duyup yüzünü buruşturdu. Son derece acımasız ve umursamaz biriyle ne işi olabilirdi ki? Onun gizemli ama narin ruhuna zarar vermişti. Yanındaki adama kaçamak bir bakış attı. Adam anlaşılmayan surat ifadesiyle süzdü onu. Omzundan süzülen kanlara kaydı gözleri bunu halletmeden onunla savaşamazdı. Sol elini sağ omzuna götürdü. Gözlerini kapattı ve elinin arasından çıkan mavi ışığa odaklandı. Sıyrıkları temizliyordu. Bir kaç dakika içinde bir haftalık yara halini aldı iz. Bir su elementi için şifacılık kolaydı.

    "Teşekkür ederim. Hayatımı kurtardın." Sesi bedeni kadar soğuk çıktı. Dizginlemeye çalıştığı öfkesini rahat bıraktı. Hayatını kurtaran bu gencin gönlünü eski sevgilisinin işini bitirdikten sonra alacaktı. Hızlı adımlarla ormanın içindeki karanlığa doğru koştu. Üstüne yapışan öfke bir katilin ruhunu yansıtıyordu. İnsanların neden katil olduğu açıktı. En çok katillerde ateş bükücülerden çıkıyordu. Ama bu normaldi. Öfke kontrolünden yoksun olan biri gücünü de kontrol edemezdi. " Neredesin sevgilim? Beni öldürmeyecek misin? Buradayım. Sana geldim. Öldür beni." Karanlığın içinden gelen korkunç kahkaha tüylerini ürpertmişti bu sefer. Onu öldürmeyecekti ama canını yakmak istiyordu. Nereden geldiğini anlayamadığı ateş topunu yaptığı hızlı ama güçlü kalkanıyla engelledi. Öfkeden deliye dönmüş bir çift parlak göz belirdi karanlıkta. Onu şelalenin olduğu yere doğru çekmeye çalışıyordu. Su ona daha çok güç verirdi. Ama ateş koca bir şelalenin yanında gücünü kaybederdi. Hızlı adımlarla koştu onu çekmek istediği yere doğru. Uzak doğu insanlarına benzeyen adam hızlıca yanına doğru geldi. Adam ellerinden alev fışkırtırken kız tazikli su ile onu söndürüyordu. Ellerinin arasından fırlattığı sivri bir buz parçası yüzünü kesmişti. Kızın dolgun dudakları sinsice yukarıya doğru kıvrıldı. Öfkelenen eski sevgili elleriyle devasa bir ateş topu yaratıp hızla kızın üstüne fırlatırken kız karşılık olarak tekrardan kalkan yaptı. Yaptığı kalkan ayna etkisi yaratmıştı. Top geldiği gibi Paul'a döndü ve patladı. Ağızı şaşkınlıkla açılırken dengesini kaybedip sendeledi ve şelaleye doğru düştü. Bir ateşin buradan sağ çıkması imkansız gibi bir şeydi. Şelalenin sonunda bedeni parçalara ayrılır ve sonsuzluğu tadardı. İçinde yayılan pişmanlık ve vicdan azabı hiç bir zaman kaybolmayacaktı.

    Kızın bedeni istemsizce titremeye başladı. Soğuk ter damlacıkları anlından çenesine doğru süzülüyordu. Yanında herşeye şahit olup, hayatını kurtarmış olan adama baktı üzgünce. Karıncalan bacakları bedenini taşımamak için isyan ederken kendini yere doğru bıraktı yavaşça. Gözleri şelaleyi akış yönüne doğru izliyordu. Kontrol edemediği titreme artmasıyla birlikte ağzından kendine itiraf edemediği kelimeleri fısıldadı. "Onu öldürdüm."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Vladimir L. Vasilyev

Vladimir L. Vasilyev


Mesaj Sayısı : 26
Kayıt tarihi : 31/07/10

Ölüm ve yeni biri Empty
MesajKonu: Geri: Ölüm ve yeni biri   Ölüm ve yeni biri EmptySalı Ağus. 10, 2010 7:41 pm


Genç kız hafifçe sendeleyerek ayağa kalktı. Kısa bir süre genç adama baktıktan sonra kendi omzuna çevirdi bakışlarını. Düşüşün etkisiyle oluşan sıyrıklar derin değildi, fakay yüzey alanları genişti ve düşük bir hızla içindeki kanı kusuyordu. Kız gözlerini kapatıp bir su bükücünün yeteneğiyle sıyrıkları iyileştirirken genç adam hiçbir şey söylemedi.

"Teşekkür ederim. Hayatımı kurtardın."

Genç adamın bir şey söylemesine vakit bırakmadan ormana yönelmişti kız büyük ve seri adımlarla. Genç adam arkasından gitmeye yeltenmedi. Bu kadar inat ediyorsa kendi işlerini kendileri halletmeliydi, karışacak değildi. Uzun ince ışık çizgilerinin patikada önce soluk ve hareketsiz bir şekilde yandığını, sonra büyüyerek küreselleştiğini gördü. Aydınlık ve içindeki iki silüet hızlı bir şekilde şelaleye doğru gelirken genç adamın gözlerinde huzursuz bir parıltı belirdi. Paul'ün son yarattığı, aslında gerçekten son yarattığı, devasa ateş topu kızın güçlü kalkanıyla birleştiğinde olağanın aksine bir patlama değil de yansıma gerçekleşti. Geri dönen saldırısına şaşkınlıkla bakan ve kaçmaya çalışan genç ateş topundan kaçmakta başarılı olmuştu, ama bunu yaparken dengesini yitirmişti. Yavaş çekim gibi görünen bir şekilde şelaleye doğru düştü ve ateş bükücünün iri gövdesi köpüklü suların arasında kayboldu. Genç adam bakışlarını titremeye başlamış olan kıza çevirdi. Gerekli bir sebebi var mıydı? Girdiği zahmete değecek bir şey olması iyi olurdu. Yoksa bu kadar genç bir ruhta, birinin ölümüne sebep olmak, birini öldürmek kaldırılamayacak ve sıradışı kıvranmalara sebep olurdu ruhta.

"Onu öldürdüm."

Narin bedeninin titremesi şiddetlenirken gözleri şelaleyi uçuruma kadar takip etti. Titremesi engellenemez bir hal alır ve soğuk soğuk terlerken kendini bıraktı ve ironik bir şekilde biraz önce Paul'ün dizlerinin üstüne çökmesine çok benzeyen bir hareketle yere çöktü. Genç kız şaşkınlık ve duygular karışımıyla açılmış gözlerini genç adamınkilere çevirdi. Onların beklediği gibi gri olmadığını gördü. Sanılabileceği gibi siyah da değillerdi. Mor da değillerdi, ela yada sarı da değillerdi. Menekşe rengi de değillerdi, yeşil de değillerdi. Yukarıdaki gökte, aşağıdaki yeryüzünde ya da denizlerde bulunan maviden başka boyutlarda bir maviydi Vladimir'in gözleri. Genç adamın kızın durumu hakkında belirgin sözler söyleyemeyeceği bir şeyler vardı. Cismani ve ruhani şeyler. Havada bir ağırlık, bir boğuculuk, kaygı; hepsinden de öte, sinirli insanların duyuları son derece keskin ve canlı, zihinsel güçleriyle uyuşukken yaşadığı o korkunç varoluş hâli bedenini esir almıştı. Şimdi biraz önce şelaleye düşen gençle beraber o his de kızın benliğinden akıp gidiyor, onun yerine üstüne ölü bir ağırlık çöküyordu. Uzuvlarının, genç adama çevirdiği bakışlarının üstüne çökmüştü. Her şey kasvetli ve sıkıntı verici bir hal almıştı, geceyi aydınlatan gümüşümsü gök cismi dışındaki her şey.

"Merhameti kesinlikle hak etmeyen rezil bir gençti."

Genç adam isteri krizindeki birisi gibi görünen kıza doğru giderek yanına çöktü. Onun ihtiyatlılığının aksine kızın ruh halini git gide içine çeken boğucu his mavi gözlerine de yansımıştı. Buğulanmış gözleri başını ondan uzun olan genç adamınkine bakmak için kaldırdığında genç adamınkilerle buluştu. Normalde kontrollü olan ve şu anda da kontrolünü kaybetmek istemeyen, ama bunun için kendisini sıktığı fazlasıyla belli olan yüze genç adamın yüzünde pek görülmeyen bir ifadeyle baktı. Şefkat. Kızın daha önce hayatında birini öldürdüğünü hiç sanmıyordu, ve bu aşması gereken ve ancak aşırı gayretle üstesinden gelebileceği ruhsal bir güçlüktü. Kollarını titreyen bedene doladı ve başını göğsüne bastırdı.

"Merhameti, hak etmeyen biri. Öldürmeye çalışan birine kim merhamet duyabilir ki? Hem ölümlülüğünün ona verdiği şansları sonuna kadar kullanmalıydı. O ormandan defolup gitmeli ve sen oraya gittiğinde onu bulamamalıydın. Canını bağışladım. Orada bütün öfkesini yoğunlaştırıp sana zarar vermek için beklememeliydi. Sadece kediler birden fazla cana sahiptir."

Sağ eli kızı yatıştırmak istercesine satin kayganlığına sahip olan uzun kahverengi saçlarını okşuyordu hafifçe. Sol koluysa kıza destek olabilmek için beline dolanmıştı. Kızın ruhuna yayılan kontrol edilemez, kızıl bir dalganın varlığını hissediyordu. Kızın boğuk fısıltıları birkaç kere duyuldu. Ne yazık, bununla baş edebilmenin zaman dışında bir ilacı olmadığını biliyordu genç adam. Kızın başının üstüne minik bir öpücük kondururken gözleri şelalenin köpüklü sularının üzerinde gezindi. Sakinleştirici sesinde hiçbir pürüz yoktu,

"Geçecek."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Ölüm ve yeni biri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Evita Magt :: RP Out :: Site Geçmişi :: RPG Geçmişi-
Buraya geçin: