Belphegor
Mesaj Sayısı : 2 Kayıt tarihi : 05/08/10 Yaş : 27 Nerden : Mersin
| Konu: Belphegor Perş. Ağus. 05, 2010 7:04 pm | |
| Ad- Soyad:Belphegor
blogumdan kopyaladığım için böyle gözüktü :S ilk iki yazı zaten bloğun adresini atayım; http://belphegorsworld.wordpress.com/ Örnek Rp:
- Spoiler:
Anlatmak zorunda olduğumu hissediyorum.Maceranın başlangıcını anlatmazsam Macera’nın anlamı kalmaz.Dökülen kanların,feda ettiğim arkadaşlarımın ve sonucunda benim hayatımın da anlamı kalmaz.Anlamsız bir ölüm;Bizim için en büyük işkence sayılacaktır..! Her gün gibi başlamıştı o gün de.Farklı başlayan tek şey sabahın köründe yağmur yağmasıydı.Zaten sabahın köründe uyandığım için,geç uyanıp şehrin ıslaklığıyla şaşıranlar gibi olmadım.Her gün yaptığım şeyleri yaptım.Ama hepsinin daha farklı bir tadı var gibiydi.Kahvaltı,sanki kralların ziyafet sofrasındaymışım gibi hissettirmişti.Ardından aldığım duş,serin bir şelalenin sularındaymışım gibi…Neyse,asıl konuya geçelim; Sokağa salmıştım kendimi,nereye gideceğimi düşünemiyordum,aklımı kurcalayan onca şey varken.Sadece en iyi düşünebildiğim şeyi yaptım;yürümek..!Islak sokaklarda yürüyordum sadece.Bütün insanları didik didik ederken bir yandan da o “aklımı kurcalayan şeyleri” düşünüyordum.Bir süre önce önüme geçen adam sigara paketini düşürene kadar da buna devam etmiştim.İlk kez düşünmeden bir hamle yapmıştım,ıslak zeminden paketi alıp adamın peşinden hızlı adımlarla gidip paketi vermiştim.Ne olabilirdi ki zaten sonunda.Kavramam birkaç saniyemi almıştı.Adama sigarayı verir vermez sağ tarafımdaki Nargile Kafe’den bir adam,soldaki internet kafe işletmecisi gibi duran adama gözüyle işaret yapmıştı.O da bir diğerine…Etrafımı kuşatmışlardı ve bundan haberdar olan bir ben vardım.Hemen demin geçtiğim kalabalık yere doğru yürümeye devam ettim. Kalabalıkta bana zarar gelmezdi.Bu kadar kolay kurtulamayacağımı da biliyordum.En güvendiğim kişinin evine doğru hızla yöneldim.O ne durumda olursa olsun beni korurdu.Tabi yanına gidebilseydim…Daha beş metre gitmeden birşeyler olmaya başladı. Etraftaki insanlarda garip bir şeyler seziyordum.Arkamda büyük,yoğun birşey hissettim.Arkamı dönmek gibi bir salaklık yapmayacaktım.Zaten zarar verecek bir şeyse ne yaparsam yapayım işe yaramazdı. Etrafımı sardı,göremiyordum onu,uğraşmadım da.Büyük ihtimal pozisyonu alınca acısız bir şekilde ölecektim…Ama neden?Düşünmeye fırsatım kalmadan sağır olmuştum.Yani sağır olduğumu farketmiştim.Hiçbirşey duyamıyordum…Hayır..!Kolumdaki saatin sesini duyuyordum sadece,onun dışında hiçbir ses yoktu çünkü.Dikkatimin dağılmasına izin vermiştim.Etrafta olan biteni görememiştim ve bu beni çok rahatsız etmişti.Benden başka hiç insan yoktu etrafta.En ufak bir canlılık da yoktu.Dünya bana kalmış gibiydi.Etrafımı saran görünmez kütle kıvrılarak beni bıraktı.Göremiyordum onu.Sadece varlığını hissediyordum.Tam olayları çözmek için düşünecekken yine beni engelleyen birşey olmuştu.Önümde turkuaz bir ışık demeti dans etmeye başlamıştı… İçimden lanetler okuyordum,neye okuduğumu bilmiyordum.15 dakikada bir sigara paketiyle başlamıştı herşey.Şimdi ise ışık demetinin içinden çıkar gibi yavaşça beliren takım elbiseli bir adam…Tamamı belirir belirmez sol elini kravatına atarak gevşetti.Bütün siyah takımı bozan turkuaz bir kravattı bu.Yine yanılmıştım.Biraz dikkatli baktıktan sonra kravata alışmıştım ve diğer bütün kravatlardan daha uyumlu gelmeye başlamıştı. Yüzüne de o farkındalıktan sonra baktım.Güven veren bir ifadesi vardı ve tanıdığım hiçkimseye benzemiyordu.Saçları siyah,uzundu ve ince bir atkuyruğuyla toplanmıştı.20′li yaşlarındaydı.Son derece yakışıklı bir yüzü vardı.Herşeyiyle kusursuzdu.Turkuaz gözlerini farkettiğimde hızlı ve karizmatik bir biçimde bana arkasını döndü.
_Ölmeye hazır mısın?
Ne biçim bir soruydu bu?! Hiçbirşey söylemeden,onca insanın nereye kaybolduğunu,kendisinin ne olduğunu…Aah,aklımı yordukça yeni sorular ürüyordu ve hiçbirine cevap bulamıyordum.Sigara,sistemli bir şekilde etrafımda haberleşen adamlar,büyük kütle,bütün seslerin kaybolması,insanların bir yerlere kaybolması.Neredeydi bunca insan be!?Aklımda hepsinin yok olduğu vardı bir cevap olarak sadece.Birden bedenim felç olmuş gibi oldu,değer verdiğim onca insan…Annem…Babam…Arkadaşlarım… Arkasını dönerek bana dik dik bakarak “Hiçbiri ölmedi merak etme.” demişti.Doğru ya,ölmek ruhun bedenden ayrılmasıydı.Ama burada bedenler kayıptı.Daha karışık bir hal aldı herşey.Kafamı bir saat gibi düşünürsek,bir ileri iki geri atıyordu.Çözmeye çalıştığım şeylere cevap aradıkça daha çok çözülmesi gereken şey çıkıyordu. “Sen kimsin peki?” diye bir soru çıkıvermişti ağzımdan.Sonucunda cevabını verebileceğim sorular vardı.Zekama güveniyordum. “Ben mi?Turkuaz…Turkuaz demen yeterli.” dedi garip bir ses tonuyla,sanki etrafta kimse varmış gibi bir de “Ben mi?” diye sormuştu.Kendimi bir an ilk sorusuna odaklamıştım. Ölmeye hazır olup olmadığım onu ne ilgilendirirdi.Düşünemiyordum,yaşamamın bir anlamı kalmamış gibiydi.Herkes yok olmuştu birden.Kimsesiz yaşayacağıma ölmeyi tercih ederdim.Kaynayan merakımın da yardımıyla hızla “Hazırım!” dedim.Çok garip bir ses tonuyla demiştim.Ölmeye hazır olduğunu söyleyen birinden başka bir ses tonu beklenmezdi zaten.Bütün yüzünü kaplayan bir gülümsemeyle kravatını çıkardı ve arkaya doğru bakmadan attı.İki parçaya ayrılan kravat büyük bir hızla bir çift melek kanadına dönüştü.Bembeyaz bir kanada dönüşen kravattan kalan tek şey artık bir turkuaz ışıktı.Turkuaz arkasını dönerken kanatlar sanki omuzlarına montelendi.Resmen bir melek olmuştu.Takım elbisesini saymazsak tabi ki. Elinin geriye doğru bir işaretiyle turkuaz ışık bana doğru gelmeye başladı ve arkamda simsiyah bir gölge bırakarak kayboldu.Yanılgı…Kaybolmamıştı,içime girmişti ve bana garip şeyler getirmişti.Daha önce tatmadığım bir haz ve güç…Bunlarla boğuşurken melek varsaydığım turkuaz da uçmaya başlamıştı.Sadece kanatlarını açmıştı daha doğrusu.Uçmasını sağlayan şey kanatları değildi.Hızlı bir hamleyle bana dönerek,“Asıl gücün köy evinde.” diye bağırdı yükseldiği yerden.Meraklıydım,ve “asıl gücüm”ün ne olduğunu merak ediyordum.Her türlü tehlike olabilirdi…Tamam!Koşar gibi yürümeye başlamıştım…
Elementinizin hangisi olduğunu belirlenmesi için aşağıdaki soruları çözünüz.
1- Anahtar Kelimeniz
A) Düşünürüm B) Hissederim C) İsterim D) Yaparım
2- Zayıf Yanınız
A) Saygısızlık B) Duygusuzluk C) Kaprislilik D) İnatçılık
3- Güçlü Yanınız
A) Sorumluluk Sahibi B) Özgüven C) Zeka D) Duygu Derinliği
4- Tipik özelliğiniz
A) Atılgan B) Gizemli, sezgili C)Maddiyata önem veren D) Neşe veren
5- Eksik yanınız
A) Sabır B) Derinlik, bağlılık C) Atiklik/ Becerikli olmak D) Tutarlılık
Karakter Özelliğiniz: Düşünen,stratejik davranan deli... tanımlamaya yeterli olur. Fiziksel Özelliğiniz: Gözlerini göstermeyen sarı saçları vardır.Bir de saçların arasından çıkan taç.Güldüğü zaman yüzünde kocaman bir gülücük oluşur. Karakterinizin Burcu: Yay Aile geçmişi: Gerçek ailesi yoktur.Üvey bir aile tarafından büyütülmüştür.Onlara karşı en ufak bir sevgi beslememiştir.
| |
|
Frøydis Hava Kraliçesi
Mesaj Sayısı : 275 Kayıt tarihi : 28/07/10
| Konu: Geri: Belphegor Perş. Ağus. 05, 2010 7:50 pm | |
| Ateş Elementi| IV. Sınıf Öğrenci
| |
|